Saçmalığın İki Kavramı

hayat üzerine bir iki şey

Pazartesi, Kasım 26, 2007

tecrübesiz (6 piyon)

solo test'te altı piyon bırakmanın ünvanı tecrübesiz'dir. (geçenlerde almıştı, beraber oynardık) o seviyeyi simgeleyen bir de fotoğraf vardır eski versiyonlarında; küçük bir çocuk, hah işte o benim! (memnun oldum). korkak ve beceriksiz bir hayvan olmamın yanı sıra tecrübesizlik de beni 100 mt. öteden ayırt eden bir özelliktir. "küçüğüm, daha çok küçüğüm, o yüzden hatalarım". O, gezip tozup, en güzel günlerini yaşarken bensiz, ben el yordamıyla bu miyop yaşama alışmaya çalışıyordum, hala çalışıyorum; "bütün o sanki'ler beynimdeki jankiler, bitmeyen eskizler, bitmezler..."

olay bundan ibaret işte, bir türlü 6 piyonu geçemiyorum, normalliğe adım atamıyorum, halbuki 5 piyon'daki o kravatlı abiyi sevmişimdir her zaman. O, üçlere ikilere geldi; ben altıda gezinip duruyorum; altı üstü bir hayat, beceremiyorum.

solo testler, kendimle testler, kendimi hizaya çekişlerim, kendime biraz acısam demiştim ya geçenlerde, hani severdim dünyayı biraz daha demiştim; şimdi O, okyanusta bir damlaya dönüşürken (beni taşıran damlaydı bir zamanlar- şimdi bomboşum), ben piyonlarımla başbaşa birden altıya kadar sayıp duruyorum.

Perşembe, Kasım 22, 2007

büyük hayaller

her zaman bir yerlerde duyarım bunu (belki de kendi kendime çok sık tekrarlıyorum); "büyük hayaller büyük hayal kırıklıkları yaratır". ortalama birisi olmanın sırrı da tam burada, ne büyük hayallerin olsun, ne de büyük hayak kırıklıkların.

sanırım bu seçeneği geçiyoruz hep... bizi beslediği için hem büyük hayallere hem de büyük hayal kırıklıklarına ihtiyacımız var. dur ya, yoksa kendimi mi kandırıyorum ben?

"mutlu insanların hikayeleri yoktu"*

richard brautigan bir kitabının arka kapak yazısından

Cuma, Kasım 16, 2007

"henüz onlar bunları bilmiyor"

zaten burda anlatılmışı var, hesabı; acıya ortak; günün anlam ve önemine bianen:

güzel günler geçirdik,her yer günlük güneşlik
yarım yamalak seviştik,henüz çok gençtik
öğrenciydik mutluyduk filan falan
yerde kalmış vicdan izleri arasından
öldürmedim bak kendimi
bu kalp acısı dedikleri
dünyanın sonu değilmiş meğer
devam ettim koşmaya,yalın ayakla
henüz onlar bunları bilmiyor
sen yoksun yüzüm gülmüyor
henüz onlar bunları bilmiyor
sen yoksun böyle olmuyor
yalnızca kastettim öldürmeye geçmişi
hiç bir iz bırakmadan çekip de gitmeyi
herkesin gözü önünde azettirdim kendimi
erir dedi doktor,depresyon kar gibi
öldürmedim bak kendimi
bu kalp acısı dedikleri
dünyanın sonu değilmiş meğer
devam ettim koşmaya,yalın ayakla

(kesmeşeker/insülin)

Pazartesi, Kasım 12, 2007

kendime bir trajedi yazarı arıyorum

hayatımı değiştirmek için attığım adımların sonunda geldiğim yer uçurumun başı ya da sonu. bundan sonra atılacak adımlar için umut vaat etmiyorum. deneyip, yeniliyorum, daha iyi yenilmek için; "kendime bir trajedi yazarı arıyorum", çünkü bunlar kayıtlara geçmeli bir üçüncü şahsın gözünden. bu saçmalık taçlanmalı artık. bunca çelişki, bunca komedi, bunca ironi boşa gitmemeli. ya çektiğim söylevlerin beyhudeliği?

sirenler çaldı yine ve 25. yaşımı kutladı. kulaklarımda uğuldadı durdu yeni bir hayatın doğum sancıları, evet hayat yeniden başladı, hayat yine başladı nedense, "sanki bir tren raydan çıktı vücudumda". neyse ki son istasyon çok yakın, yardım çığlıkları duyuluyor hala...

"sen acının sınırları olduğuna inanır mısın?"

Perşembe, Kasım 08, 2007

"rüya gibi iki gece"nin ardından...

onun "rüya gibi iki gece"sinin üstünden bir hafta geçecek önümüzdeki iki gün ve ben bir adım daha ilerleyeceğim, derken düşeceğim belki, ya da geri geleceğim, çünkü git git ancak buraya gelirsin geri, "kafam batı yüreğim doğu": ikisi tam bir bütün.

aslında bunu hak etmek için hiç bir şey yapmamıştım, aslında onu hak etmek için çok şey yapmıştım, aslında adaletin bir terazisi varsa evet dengeye geliyor yavaşça, aslında saçmaladığımın farkına vardıkça daha iyi oluyor...

affettim ve büyüdüm. çeyrek asırlık çınarız bugüne bugün.

hiç bi' şeyin değişmeyeceğini bilerek, ağzımdaki demir leblebiyi çiğneyerek...

"kesiklerimden damlar, sessizlikler, çığlıklar"

karanlık ve uykusuz iki gecemin ardından bir hafta geçecek önümüzdeki iki gün; sonra biraz daha büyüyeceğim kasım'ın kasıklarında... "çocukluğumun soğuk geceleri"nden gençliğimin ikinci yarısına...