Saçmalığın İki Kavramı

hayat üzerine bir iki şey

Pazar, Mayıs 25, 2008

kızılcık şerbeti

İlkokulda beslenme çantalarına eşlik eden mataralara su yerine, ki annem illa ki bi şeylerin "yerine" daha vitaminlisini vermekte hala ısrarcı, meyvasuyu doldurulduğu olurdu. Eskişehir bozkırında bulunmayan kızılcığın şerbeti (biz şurubu derdik), o günlerin en havalı içeceğiydi benim için. İstiklal ve Emniyet ilkokullarında benimle aynı sınıfı paylaşanlara tattırıp tahminlerini alırdım garibanların... Çoğunlukla astronot kıyafetine benzeyen mataraların arasında ev biçiminde ve bacasında bulunan kapağı ile ayrı bi havası olan mataramın içindeki gizemli içecek de ilgi çekerdi.

İçip içip biriktirdiğim iyi olmuş o kızılcık şerbetlerini bünyemin münasip bir yerlerinde, şimdi Türk filmi sahneleri gibi içe kapanıp öksürdüğümde, elimdeki bembeyaz mendili boyayan kanı, kızılcık şerbeti diye yutturabiliyorum böylece seyircilere; hatıraların kan kırmızı kızgınlığını ve kekremsi tadını en iyi kızılcık şerbeti karşılayabilir çünkü; kan yumuşak ve sıcak kalır onun yanında. İnce hastalığa tutulanların tutunduğu dalmış kızılcık ağacı o gürdüklü (kaşındırıcı) yapraklarıyla... Aslında anıları kaşımak hiç iyi bir alışkanlık değildir; dildeki yaraya dokunmak da öyle; kaşımasan-dokunmasan geçer bilirsin ama dayanamazsın...

Şimdi ağzımdaki acı tadı tükürdükçe, mataramdaki kızılcık şerbeti dökülüyor toprağa, beyaz mendillere, beyaz sayfaya ve siyah klavyelere... Geçmiş, şerbetli bir içecektir ve tükürdükçe çoğalır. Her yudum, travmalar arası geçişi simgeler. Travmalar cumhuriyetinde, kan kusup kızılcık şerbeti demek, adap gereğidir.

Çarşamba, Mayıs 14, 2008

para varsa sorun yok.

Tavuklu yeşil fasulye-mısırlı pilav; önceki gün tavuklu (patatesli) bezelye-mısırlı pilav; bir önceki gün patates, yarın kabak-makarna... Yalnız yemek yeme seanslarına geri döndüm. Yemek yemek, travmaları atlatmanın bir yolu olabilir çünkü eşyaların tozuna sinen hatıralar ciğerler üzerinden beyni ele geçirmektedir. Vitamin ve mineraller bunları temizleyebilir. Olasılıkları değerlendirmek gerekir.

Neyse ki hala kendimi geçindirebiliyorum; 37.66'lık alışverişimle uzunca bir süredir boş olan dolap ve midem doldu. Kartta limit kalmamış, 20'sini peşin verdim. Ekmek de alınca 350 ykr. kaldı yeni yıkanmış pantolonun sağ cebinde. Sabah sosis ve yumurta yedim. Yarın maaşımı alınca yarısı ev kirasına kalanın 2/3'ü kredi kartlarının minimum ödemelerine gidecek, faturalar da ödenince günlük 5 ytl ortalamasını tutturmam yeterli.

Bir zamanlar sınıf atlamak için yaptığım hamleler şimdi bana alt-sınıf olma yolunda geri dönnüce mutlu saatleri yakalamk kolay olmuyor tabii bu parasızlıkla. Neyse ki (ikinci kez kullanıldı) evde oturmanın erdemi üzerine söylenceler geliştirip bi kaç eş-dostun sırtına yüklenip bira indirebiliyorum gırtlaktan.

Evde oturmak para harcamamak için bir yol olsa da dışarı çıktığında insanlardan korkmama neden olduğu için uzun vadede tehlike yaratıyor olabilir. Olasılıkları viddiye almak gerekir. Doktor tavsiyesi için henüz erken olsa da ablam bazı tavsiyelerde bulundu. Kulak arkası ettim ama içim de cız etti.

Dün aynı kentte uyuduğumuz Kraliçe bana gelseydi çay yapabilirdim ona ama teklif dahi etmedim. Bulaşık yıkarken bi ara aklıma geldi ama o sırada soğanların hafif dibe tutması bu fikri aklımdan uzaklaştırdı. Biraz sonra persepolis'i izleyip uyuyacağım.

Teşekkür ederim.