"bir şeyler doğal akışını sürdürüyor"
ifade, oyun sonu'ndan. bir şeyler doğal akışını sürdürüyor evet; herşey olması gerektiği gibi ilerliyor; herşey olması gerektiği yerde duruyor, oraya yerleşiyor, akış değişmiyor kendi mecrasında devam ediyor, akışı değiştirecek güce sahip değiliz; boyun eğmekle yükümlüyüz, zamanında aşka boyun eğmiştik ama o da boynumuzu kesti, acıdı ve giyotindeki kan sepetteki başımda gözüme damladı.
şimdi herşey ve herkes yerli yerinde, olması gerektiği gibi: diskötek istanbul'da, sevgili maria -kadınlar günü mesajıma cevap vermeyecek kadar mağrur- unchr'ın mutlu saatlerinde, ben de buradayım. yarımyamalak çalışmalarla akademik hayata gelincek son noktadayım. doğal akışın tam içinde, yetersiz bir şekilde oturuyorum. demiş ki küçük iskender-cumartesi günü imge'de gözgöze gelemedik ama ben onu gözlemledim-,
"evim!
eski bir sevgiliden gelen hediye gibi
sıkı sıkıya kapalı perdelerle,
duvarlarla paketlenmiş;
acının
yalnızlığa plastik bir güzellik tacı giydirdiği
evim!
her sabah yatakodasında yeniden doğduğum,
göbek kordonumu çırpına çırpına
ana rahminden getirdiğim iki sivri dişle koparttığım,
aşka zorlanmış gözlerimle
ümide zorlanmış cevherimle
bilinçaltından gerçeküstüne doğru upuzun bir koridorda koştuğum
sütle yorulduğum, tuzla bunaldığım, korkuyla doğrulduğum
kana, sperme
ve şeffaf şevkat gözyaşlarına düşkün evim!
o! ev kadar yakınımdaki
o! ev kadar durgun, ev kadar eşya, ev kadar
ruhumla bedenimi bir gece yarısı köşebaşında soyduğum
tenimle beton arasındaki manevi evrim!
o! sınırlarımdaki çatışmalardaki son durum!"
evler, sokaklar, jüriler, sınavlar doğal akışın seyrine devam etmesi için dizayn edilmiş araçlardır ve hepsi görevini yapmaktadır, herşeyi ve herkesi yerli yerine sokmak için.