Saçmalığın İki Kavramı

hayat üzerine bir iki şey

Perşembe, Nisan 19, 2007

katrankara

kabuk bağlayan yaraların çatlaması; sızan katran sarar seni boydan boya, sonra takılır düşersin tüy dolu havuza; gündüz feneri olursun yollarda; iki yıl gezersin üç yıl... "çok değil üç beş sene evvel, anlamıştık bir kere, biz muhtacız ateşlere!" katran-tüy olunca üstün başın, ateş alıp tutuşman kolay oluyor; sonra bekle ki kurusun kabuklar, dinsin katran sızıntısı...

Salı, Nisan 03, 2007

vay be, iki yıl olmuş

ama hala aynı bokun farklı tonlarındayız... öyle mi?

saçmalığın iki kavramı ikici yılını çeşitli etkinliklerle kutluyor. öncelikle disconnectus erectus bey'le telefon görüşmesi ve ardından günün anlamszılığına ve önemsizliğine ilişkin konuşmalar, ardından erectus bey'in hayatına geri dönemesiyle devam eden etkilikler, diskötek bey'in son bir sigara içip yatmasıyla sona erecek.

diskö-nnektüs erectus

neler oluyor, olmuyor, olmak istemiyor...

baş ağrısı için ilaç kullanmaktan çekinen bir tavırla devam ediyorum kaldığım yerden. üfleyerek yediğim yoğurt da uyku getirmekten başka bir işe yaramıyor. kendimi sayfaların arasına gömüyorum, kimsenin ilgilenmediği birkaç yüz fotoğrafla ilgileniyorum. hayatımı kurtaracak bir formülü gizlemedikleri kesin olan birkaç yüz fotoğraf... arasıra fotoğraflardaki insanlar konuşuyor benimle: "defol git", "rahat bırak bizi", "kendi sorunların bizi ilgilendirmiyor", "nerey kadar kaçacaksan kaç, umrumda değil", "brezilya mı, güldürme beni"... onları ait oldukları sararmış sayfalarda bırakıyorum. en azından onlar rahat etsin ha!

açınca gözlerimi, o bildik-bilmedik manzara "hoşgeldin" diyor 7-8 duyu organıma seslenerek.

tırnaklarımın arasını simsiyah yapan kirli kitap ciltleri, pre-matüre asansör modelleriyle çıkılan katlar, insanın psikolojisini bozmayı rahat rahat gerçekleştirecek basık ve güneş almayan odalarda çalışan insanlar, ter-deodarant-sigara kokusu, devlet malzeme ofisinin yıllanmış ofis aksesuarları... şu an bir insan daha ne isteyebilir ki?

daha yapılacak çok iş var. en azından benim için...