Saçmalığın İki Kavramı

hayat üzerine bir iki şey

Salı, Nisan 15, 2008

diskötek'e mektup-2

Sevgili diskötek, sen gittin Ankara'dan; benim Kızılay'a gelip abi bi kahve içelim diyeceğim kimse kalmadı-biliyorsun bunu. Kahveme kaç şeker aldığımı bilen kimse de yok; ya da ağlak cümlelerimi yüzünü eşkiterek dinleyip abi yeter ama diye yüzüme tokat atan da yok-bunu da biliyorsun. kimseyle senin kadar açık konuşmadım-kimsenin ağzına edemiyorum kimse de benim-bunu da tabii...

Car car konuşup, alakasız cümleleri birbirine ekleyip kafamı ütüleyen kims de yok olsa da kimseden seninki kadar tat alamıyorum; ya da yolda gördüğüm acayiplikleri anlatacağım acayip bir insan yok. Farkındasın.

UNHCR'dan gözetliyorlar burayı hergün, hala bi mültecilik başvurusunda bulunmadım oysa ki, halbuki alsan beni Dominik Cumhuriyeti'ne götürsen ya da ne bileyim içtiğimiz kahvelerin ellerinden geçtiği çocukların ülkelerine... Yapamazsın.

Kendime yarattığım bir kaçış hattı, sanki şimdlik tek düzlüğüm nefes alıp verebildiğim; onun dışında bu dört duvar içinde nefes nefeseyim.

İnsanlarla görüştüğümde onlartla konuşmaktan sıkılıyorum; onlara tahammülüm kalmadı sanki ama abi yeter bi sus dediğim bi tek sen vardın; farkındaydın.

Canım sıkkın sevgili diskötek; bahar geldi neyime-evine gidip aa ne güzel şarkıymış bu diyeceği kimse yok; ya da nazlanıp bi şeylere şikayet edeceğim. Adana küfürlerini paylaşacağım; ya da yılların tribüncüsü edasıyla ellerini açıp alkışlarını göreceğim kimse de... Yapardın...

İnsan kendine hergün altbenlik yaratamıyor-olanla idare ediyorduk işte, ya da olanlarla hala idare ediyoruz ama bir eksildi işte...

Canım sıkkın sevgili karakaşlı karagözlü kardeşim; sürekli aynı şeyleri söyleyip bi türlü yapmamana da alışmıştım oysa; şimdi sen olmayınca ben yapıyroum buu kendime, seni özlememek için; bitirdin bir altbenliğ.... Sen şimdi gidip kendine yeni bir hayat kurdun, e en güzeli tabii; bi yerden başlamalıydın artık. Yaptın.

Ben en iyisi gidip uyuyayım, hiç uyumadığım kadar uyuyorum zaten bu günlerde; bi gün uyuyacağız bi daha hiç kalkmayacağız be diskötek, halbuki dışarıda değiştirecek bi dünya vardı; artık yok sanki. Haklıydın.

Oturup kitap okuyayım ve kendime küfredeyim başkaları mutlu saatlerinde eğlenirken, herkes en iyi yaptığını yapıyor işte hayatta...

İyi ki Gülşen Abi var; kahvaltı yaparken seyrediyorum. Yumurta-peynir-zeytin-bal-çay.

İyi çalışmalar, bol kazançlar abi...

5 yorum:

At 15 Nisan 2008 02:43, Blogger kafcamus dedi ki...

hellim peyniri kahvaltıda yapılabilecek şık bir değişikliktir...

 
At 16 Nisan 2008 09:54, Blogger vertumnus dedi ki...

olabilir. ama Gülşen Abi'yle hellim peyniri olmaz.

 
At 16 Nisan 2008 11:50, Anonymous Adsız dedi ki...

beni de mutlu saatlerimi de rahat biraksan artik

 
At 16 Nisan 2008 18:07, Blogger diskötek dedi ki...

...

 
At 16 Nisan 2008 22:18, Blogger yavuzy dedi ki...

kimseye hakaret etmediğimiz sürece her konuda yazabiliriz, kimseyi sıkıştırdığımız-zorladığımız yok... mutlu saatler sevgili unhcr!

 

Yorum Gönder

<< Home