Saçmalığın İki Kavramı

hayat üzerine bir iki şey

Pazar, Temmuz 20, 2008

geçen yıl bu zamanlar...

Tatildeymiş gibi yapıyorum demiştim; yıllar önce, geçen yıl yaptım yıllar sonra-damakta tat, ağızda acı; garip bir şekilde o görüntüleri içeren makina kayboldu, iyi de oldu belki; mistik bir keşmekeşin içindeymişiz meğersem.

Pencereden giren sıcak hava mevsimi hatırlatıyor, kurulan planlar banka hesaplarında eriyor; kıçım deniz kumuna burnum deniz kokusuna ellerim ten dokusuna hasret; bileğim ağrıyor hala, bone almıştım havuz için gidemedim hala.

Ne olduğuma dair yorumlar yapılıyor, eleştiriliyor ve öğreniyorum, tez cümlecikleri, el hareketleri, soğuksun biraz ama aslında iyi birisin tripleri. Aslında "şimdi biz buyuz" dedim. Umarım gereken sonuçları çıkarırlar, çıkarırız. Ama asıl konu bu makalede sen yoksun, o yok. Sadece kelimeler var, kısa yoldan erişemeyeceğimiz bir başarı var. Zabıt cerideleri var-olmalı. Gidip okudum eski metinleri, aşkları; oyunu kuralına göre oynamak gerekli. Oyun oynamak istiyorsan eğer..

Geçen yıl bugünlerden kat ettiğim yol kadarım, büyüdüm ve kahroldum. Yokuşlar çıkıp küfürler savuruyorum ter atan bedenimin her bir yanıyla, izin vermedi yalnızlık dinliyorum, bir canım var zaten bilmem kaç sıkımlık. Sıktım ve akıttım irini, yerine yenisi dolsun diye. Bekliyoruz gelsin diye...

3 yorum:

At 20 Temmuz 2008 23:44, Blogger koko dedi ki...

Umm... "soğuksun ama ..." demişssin de biz galiba ona soğukluk demiyoruz "oyun" teorisinde ;) Neden bilmem okuyasım geldi blogunu, şu sarhoş halimle de olsa.. içime mi doğmuş nedir! Konuya dönersem, kuzucum, o soğukluk değil başka birşey.. Ortasını doğusunu batısını ve en ortadoğunun batıya en uzak kıyısından seni bilen biri olarak gel bana yapayım sana bi margarita, bi geceyarısı korkularımın terasnda ve anlatayım soğukluk nedir ne değildir ;)

umarım gereken sonuçları çıkarırsın.. Umarım gerektiği kadar büyürsün, kahrolarak da olsa-eğer bedeli buysa.. Yoksa sanki pek bi fena.. Yazık...

 
At 31 Temmuz 2008 12:38, Blogger vertumnus dedi ki...

İnsanın “haddi olmayan” konular hakkında yorum yapma durumu, yalnızca insanın beynine ve karakterine bağlı olarak yapılandırılmamalı. En azından, bu konuda yardıma ihtiyacı olduğunu düşünenler için bir tür yargı organı, bir tür kolluk kuvveti ile “had” durumu somut bir biçimde ortaya konularak denetlenmeli. Zira, soyut sayılabilecek beyin ve karakter kontrolü altında bulunan olur olmadık her şeye burnunu sokma-yorum yapma yetisi(?) beynin ve karakterin zayıflaştığı-başkalaştığı, alkolün bir örnek olarak verilebileceği durumlarda o “had” sınırını aşabiliyor, benim bir örnek olarak verilebileceğim kimi insanlarda.

 
At 6 Eylül 2008 13:08, Blogger serdanka dedi ki...

DİHO diye bir kavram vardı ve ben onu çok severdim ki hala severim. Ancak bazen bu lafın bile tedavi olarak cevap veremeyeceği hastalıklar baş gösterdiği zaman insan rahatsız oluyo... İsmini hak eden bir insandır o... Soğuk olmasına ben bayılıyorum diyemem ama benim gibi olmasını da istemezdim, eee sonuç ne diye sorarsa başkaları. Söylenecek iki cümle var... "Biz anlaşılmamış adamlarız, biz anlaşılamamış adamlarla arkadaş oluruz."

 

Yorum Gönder

<< Home